21 Mart 2015 Cumartesi

Frida Kahlo ( Rauda Jamis)

Frida...


" ...zaman zaman umutsuzluk duyuyorum. Hiçbir sözcüğün betimleyemeyeceği bir umutsuzluk bu. Bunun yanında da herşeye rağmen yaşamak istiyorum."

Söylediği umutlu sözlerle ve şarkılarla, gösterdiği neşeye karşın Frida gerçekte bunları hissetmiyordu. Yılların aleyhine çalıştığını biliyordu. Harika işler yapmak istiyordu ama kitapta da söylediği gibi bedeni hep onun yolunu kesiyordu...

Bu kitabı okuduktan sonra, Frida'nın çizdiği tüm resimler hayalimde  tekrar şekillendi ve tüm gizli ayrıntılar bana göz kırpmaya başladı, Frida'nın akıttığı her bir gözyaşı  adeta elime de damladı...


"Unutmayın, düşlerimi değil, kendi gerçeğimi resmediyorum..." diyordu ve  her fırça darbesinde acısından bir parça vardı.  Evet Frida kendi gerçeklerini, yaşadığı duygularını, acılarını resimlerine tüm çıplaklığı ile aktarmış ilginç bir  kişilikti. 




Frida, gerçekte normalin çok üzerinde bir yaşama gücüne ve acıya karşı inanılmaz bir dayanıklılığa sahip bir savaşcıydı.

Kendi deyimiyle hayatında iki büyük kaza yaşadı;  biri o rayların üstünde otobüsün altında ezilmesi, diğeri ise ünlü ressam Diyego ile tanışıp evlenmesiydi. Bu evlilik ona hem umut ve mutluluk hem de acı ve hüzün verdi.

Çalışmaları, yaratıcı yeteneği, sağlık sorunlarından sonra ortaya çıktı. O feci trafik kazasını yaşayıp, yatağa çakılmak zorunda kalmasa ve odasında yatağının üstüne, tavana o aynayı ailesi astırmış olmasa, şimdi herkesin tanıdığı büyük ressam Frida olmaz, onun yerine başarılı bir hekim olabilirdi kim bilir... Çünkü Fridanın küçükken bile isteği doktor olmaktı. Doktor olamadı ama hayatı da hastanelerde geçti:( 

En çok kendini çizdi,  çünkü en çok kendiyle başbaşa kaldı ve en çok kendini tanıdı. Resim yaptı çünkü yaşama tutunmak için buna ihtiyacı vardı. Kendini ve hayatını tüm gerçekliği ile çizdi.


"Resim tüm yaşamımı doldurdu. Korkunç yaşamımı doldurabilecek üç bebeği ve bir dolu başka şeyi yitirdim. Tüm bunların yerini resim doldurdu. Çalışmaktan iyisi yoktur herhalde."


"Çok çalışıyorum, hiç ara vermeden: benim yolculuğum da böyle işte , toprağın içine yolculuk..."



15 Mart 2015 Pazar

Cam Çocuk

"Kırılan şeyler - kemikler, kalpler- tekrar bir araya getirilebilir; ancak hiçbir zaman eskisi gibi olamazlar..."


Uzun süre etkisinde kalınacak bir kitabı daha bitirdim. Kitaba ismini veren Cam Çocuk, tedavisi olmayan , doğuştan bir kemik hastası, (Osteogenesis Imperfecta) . Hastanın en ufak bir tökezleme, eğilme , hapşırmada, kemiklerinde ciddi kırıklar oluşuyor.  Annesi ise onun bakımında dolayı maddi ve manevi zorluklar yaşıyor... Hasta kızına daha kolay ve rahat bir yaşam sunmak için aklına bir fikir geliyor ve işte o fikir, etrafındaki herkesin cam gibi kırılıp darma dağın olmasına sebep oluyor... 

Annesi kızının bedenini olası kırıklardan korumak isterken, onun ruhundaki, kalbindeki kırıkları göremiyor:( 

Cam Çocuk beni çok etkiledi. Elinize geçerse okuyun diyorum, çok akıcı, çok etkileyici bir o kadar da derin derin düşündürücü..