11 Mart 2016 Cuma

Fakir Baykurt, Eşekli Kütüphaneci

Eşekli Kütüphaneci olarak bilinen güzel insan, kendisi 2005 yılında vefat etmiş, Mustafa Güzelgöz, soy ismi gibi güzel gözleriyle güzel bakmış memleketine...


Aslında bir futbolcu olan Mustafa, küçükken bile o kadar çok kitap okumayı seviyormuş ki, kör olan komşu teyzesine tam üç yıl evet üç yıl boyunca düzenli olarak kitap okumuş.
Genç bir adamken de , periler, masallar diyarı Ürgüp de kitaplık memuru olmuş ve bakmış kimseler kütüphaneye gelmiyor, onlar gelemiyorsa ben giderim ayaklarına demiş. Köy köy eşeğine yaptırdığı kitaplık sandığı ile köylü kadın, erkek ve özellikle çocuklara kitap taşımış. 
Çocuklar onun sesini duyunca koşa koşa yanlarına gidermiş. Resimli kitapları görünce sevinçten havalara zıplarmış.
Yıllarca çırpınmış, köylere kitaplık yaptırmış, 22000 kitaplı kütüphane oluşturmuş...
Yurt dışından, topluma , insanlığa hizmeti dolayısıyla ödül almış.
Daha ne hizmetler yapmış, nelere öncülük etmiş, tıpkı Beyaz Zambaklar Ülkesi ndeki örnek kişiler gibi yaşam mimarlarından biri olmuş.
Bir insan, tek bir insan bir bölgeye kitap okumayı sevdirebilir mi ,derseniz bu kitabı okuyun derim. Son söz Mustafa Baba'dan:
"Köye kitaplık açmak, çöle çeşme götürmek gibidir. Kitaplığın girdiği yerlerde, bilmezlik kaçar gider."
"Köylüler okunmuş kitapları geri veriyor, yeni kitap alıyorlar. Mustafa Bey gelenlerin adını defterden buluyor. Adların önüne günün tarihini yazıyor. Sonra da onlara yeni kitap veriyor."
Eşekli Kütüphaneci, Fakir Baykurt, Sayfa (17/146)

"Eşekli Kütüphaneci Mustafa Bey anlatıyor: Kitap sevgisi diye bir şey vardır sanırım. Ana sevgisi, kardeş sevgisi, yar sevgisi gibi bir sevgi. Bu sevgi insanın içinde doğuştan mıdır? Yoksa sonradan mı uyanır? Ben inanıyorum ki kitap sevgisi de bütün öbür sevgiler gibi doğuştan vardır; ama uyuyordur. Onun, zamanı gelince uyandırılması gerekir. "
(Fakir Baykurt, Eşekli Kütüphaneci, Sayfa 42/146)



10 Mart 2016 Perşembe

Edgar Keret, Tanrı Olmak İsteyen Otobüs Şöförü

Edgar Keret, İsrail li bir yazar. Bu kitabında da kısa kısa , üc beş sayfalık hikayeleri bir araya getirmiş. Bu hikayeleri farklı kılan ise karah mizahla yazılmış olması. Hayal ile gerçeği ustalıkla bir araya getirmiş yazar ve her hikayenin sonuna da vurucu ,oyunbaz bir mesaj bırakmış.



Benim en çok etkilendiğim hikaye ise DOMUZU KIRMAK isimli olandı.
Hikaye kısaca şöyle:
4,5 yaşlarında bir çocuk, babasından bir çizgi film karakterinin oyuncağını ister. Baba ise her istediğini öyle kolayca elde edemezsin önce al şu kumbarayı içine biriktir paralarını , o biriken para ile alırız istediğini der.
Her gün çocuk, sevgili domuz şekilli kumbarasını , sütünü içtiği için aldığı madeni para ile besler.
Sonra artık kumbara tamamen dolup, ağırlaşınca babası, "Hadi al şu çekici ve kır kumbarayı, sen bunu hak ettin , o oyuncağı artık alabiliriz "der.
Çocuk birden kötüleşir ve " Nasıl yani her gün beslediğim , arkadaş olduğum bu domuzu kendi ellerimle parçalayacak mıyım?"
Duygusal bir bağ kurduğu domuzcuğa ,bunu yapmak ona zor gelir. Babasına der ki "Bir  para daha atmak istiyorum, son bir para, onu da atınca yarın kırarım."
O gece herkes uyuduğunda küçük çocuk, tarlaya kadar yürür , içi para dolu domuzcuğu orada bırakır ve şöyle der:
" Artık korkmana gerek yok, seni kurtardım burayı seveceksin" 
Bu hikaye çok düşündürücü...
Küçücük çocukların iç dünyalarının, duygularının nasıl da , büyüklerden farklı işlediğini  bir kez daha gösterdi bana...

Son Mektup ( Karen Kingsbury)

"Çeşitli denemelerle yüz yüze geldiğiniz zaman,bunu büyük bir sevinçle karşılayın, çünkü bilirsiniz ki, sınanma dayanma gücü yaratır." (sayfa 81)




Karen Kingsbury Köprü adlı kitabından tanıdığım , kendisi ise oldukça dindar bir yazar. İki sözünden biri Tanrı, inanç, sabır, iyilik ve sevgi.
Bu kitabı da bence en az Köprü kitabı kadar güzeldi. Benim bu kitapta en çok sevdiğim nokta, kurmaca karakterler de olsa, bazı karakterlerin iman gücüydü. Ne kadar aceleleri de olsa, kendi kutsal kitaplarından bir cümle okumadan evden dışarı çıkmamaları ve o sözün o güne yön vermelerini sağlamaları, kendi genç kız&oğlan çocuklarını çok fazla baskı altına almadan ,dini öğretileri yaşamalarını sağlamak adına, onlara iyi örnek  olma çabaları...
Sonuç olarak ben beğendim ,kendi tarzı içinde okunabilecek akıcı kitaplardan biriydi . Ayrıca yazarın bir serisi içindeki ilk kitaptı. Çünkü orijinal adı Take One ve goodreads e göre Take Four a kadar bir dörtlü seriye dahil bu kitap:)