14 Mayıs 2015 Perşembe

Şukufe Nihal (Yalnız Dönüyorum)

"Mavi bir su kıyısında, arkasını yeşil yamaçlara dayamış, içinde bütün eşyası birkaç kitapla bir sedirden ibaret olan bir taş kulübe de bana yeterdi. Yeter ki kulübenin benim sesime ses veren bir ruhu olsun."

Birinci Dünya Savaşı ve sonrasındaki Kurtuluş Mücadelesi sırasında halkın yaşadığı zorlu hayat çok etkili anlatılmış kitapta. Ayrıca Cumhuriyet ve sonrası halkın bir kısmının Batı Cemiyet Hayatı na uyma çabaları,  diğer tarafta ise bir yandan devam eden açlık ve sefalet bu kadar iyi yansıtılamazdı sanırım...

 
Sizi bilmem ama , önceden okumuş okuduğum Domaniç Dağlarının Yolcusu ve şimdi de bu resimdeki Yalnız Dönüyorum kitabından sonra, artık gözlerim hep Şukufe Nihal'i arayacak gittiğim her kitabevi raflarında...

 Kesinlikle yakından tanınması gereken kıymetli, yazmaya tutkulu yazarlardan biri. İyi ki tanımışım, çünkü onun ruhuma iyi gelen sade ama edebi dilini çok ama çok sevdim...

Hayvan Çiftliği(George Orwell)

"Bütün hayvanlar eşittir, ama bazı hayvanlar öbürlerinden daha eşittir." Hayvan Çiftliği, şok edici bir sonla biten , maskelerin düştüğü bir peri masalı gerçekten de...


Adeta bir masal durululuğu ile yazılmış bu kitap, çevirmenin de dediği gibi "iki uçlu bir yergi mızrağı" taşıyor. Bir çiftlikteki hayvanların özgürlüklerini kazanmak adına ödedikleri ağır bedel okunmaya değer.

Bu kitabı okuyunca şunu çok iyi anladım, bence hiçbir ideoloji uğruna kişi mutluluğunu huzurunu feda etmemeli...

Hani her kitapta bir kahraman için özellikle çok üzülürsünüz ya , benim bu masalda en çok üzüldüğüm karakter Boxer adındaki çalışkan olan ama 'kendini yönetenleri' sorgulamayan zavallı at oldu... Bu kitabı okumak isteyenler için son bir küçük tavsiye: Kitabın sunuş kısmını atlayın, en son okuyun. Böylece peri masalının tılsımı bozulmasın...