29 Mart 2016 Salı

Sunay Akın, Kırdığımız Oyuncaklar

"Atom bombası atıldığında, iki yaşında olan Sadako, on iki yaşına geldiğinde radyasonun etkisiyle yatağa düşer. Bir Japon inancına göre kağıttan bin turna kuşu yapanın dileği yerine gelirmiş. Ölümün pençesine düştüğünü öğrenen Sadako, hasta yatağında başlar kağıtlardan turna kuşu yapmaya!
5 Mayıs 1957de "Atom Bombası Çocukları" adına bir anıt dikilir Hiroşima'ya. Anıtın tepesinde omzuna turna kuşu konmuş bir kız çocuk heykeli vardır. Sadako dur o çocuk. 646. turna kuşundan sonra gözlerini kapayan Sadako'nun heykeli...
Savaşlar olmasın, çocuklar ölmesin..."
(Kırdığımız Oyuncaklar, Sunay Akın, Sayfa 74)


"Çocukluğumuzda oyunumuz, OYUN değil, en CİDDİ uğraşımızdır."


Sunay Akın yine o en coşkulu hali ile onca bilgiyi, bağlantılı hikayeleri bulmuş buluşturmuş bu kitabında da.

Bu kitabı okuduktan sonra, çocuklar için "oyun oynama" işinin ne kadar da hayati olduğunu bir kez daha anladım. Onların oyunlarına bir kez daha saygı duydum iki küçük çocuklu bir anne olarak. 

Ve çok büyüklere en büyük tavsiyem, dışarda ya da bulundukları ortamda, neşe ile oynayan, gürültü yapan çocukları gördüklerinde, gözlerini devirip, onların ailelerine o malum bakışı atmasınlar. Unutmasınlar ki bugünün neşe ve gürültü ile koşup oynayan, oyunlara doyan çocukları, yarının kendi ve çevresiyle barışık, yaşama sevinci ile dolan  mutlu bireyleri...