25 Mart 2016 Cuma

Nü Peride , Hakan Akdoğan

"Kaçmak çare miydi kurtulmaya? Kendinden ne kadar uzaklaşabilirdi insan? Nereye gidebilirdi yaşadıklarını bırakıp? Her yere kendisiyle birlikte taşımaz mıydı o sinsi acıları?"


1998'de Yunus Nadi Roman ödülünü kazanan Nü Peride ,aynı zamanda Hakan Akdoğan'ın da ilk romanıymış.
Okurken karakterlerin birbirlerine olan tutkularına, kinlerine ve takıntılarına hayret ettim. Yazarın dili ise bence oldukça çekici bir o kadar da gerilimliydi, bazı bölümlerde Tess okuyormuşum gibi hissettim:)
Kesinlikle kurgusuna hayran kaldım. Konusu öyle gizemli ki...
Neyse en iyisi siz okuyun ve sonunda da şu soruyu sorun "... bir elma, tek bir elma için değer miydi?"

22 Mart 2016 Salı

Tolstoy/Çocukluk

"Çocukluğumun o mutlu ve bir daha asla geri gelmeyecek güzelim günleri!.. Bu çağlardaki anıları kim sevmez, kim özlemle anmaz?"


Tolsoy Baba çocukluluğu anlatmış bu kitabında. Bu kitabı basılı olarak yayınlanan ilk kitabıymış. Kalemi öyle güzel anlatmış ki, çocukluk anılarını, annesine olan sevgisini, özlemini , okurken çok duygusal anlar yaşadım. Tolstoy ile birlikte ben de çocukluk anılarımı hatırladım sanki , özellikle çocukken oynadığımız oyunlar geldi hatırıma, dünyayı unuttuğumuz oyunlar.... Şimdi yaşlandık, çoluk çocuğa karıştık ve bizim oyunlarımız devam ediyor. Mesela benim oyunum, dünyayı unutmak için oynadığım bir oyun ,kitaplarla örülü kağıt bir evde, dışarda terör, nefret yokmuş gibi yaşayarak, kendimi kandırma oyunu... Ne diyor Tolstoy Baba bu kitabında:
"Oyunlar da olmasa, çocukluğumuzdan geriye ne kalır ki?"

"Çocukluğun verdiği o başıboş canlılık, sevgi ihtiyacı ve çocukluktaki inanç gücünün bir daha geri gelmesine imkan var mı?...
O ateşli DUALAR nerede şimdi? Duygusallığın o tertemiz gözyaşları..."

Dosto/Kumarbaz Üzerine

"Bazen en imkansız, en çılgınca görünen fikirler bile kafamıza öyle bir kazınır ki, bir müddet sonra onun mümkün olduğuna inanmaya başlarsınız."


Kumarbaz kitabı için çok büyük bir beklentim vardı. Ne bileyim şöyle kumar masalarında geçecek, heyecanlı bir ölüm&kalım meselesi haline gelmiş , kalbin küt küt attığı bir hikaye bekledim sanırım. Hikaye sanki zayıf kalmıştı biraz,  belki de bunun sebebi kitabın yazılış hikayesidir kim bilir?
Bence , tutkulu bir kumarbazın hikayesini anlatan bu kitabın, kendisinden çok yazılış hikayesi dikkat çekiciydi. 


Dosto, yayıncısı ile yaptığı sözleşme gereği, Kumarbaz'ı bir ay içinde bitirmek zorundaymış. Aksi halde gelecekteki tüm romanların yayın hakkını elden çıkarmak zorunda kalacakmış. Acelesi yüzünden kitabı kendi eliyle yazamamış ve kitabı kağıda yazması için bir yazıcı tutmuş. Ve bu kitabın yazılış süresi boyunca , genç yazıcı kız ile yaşadıkları ortak hisler onları aşka ve evliliğe kadar götürmüş. 

Bu arada  yaşadığımız korku, keder ve endişeden dolayı, çoluk çocuk evlere kapandık ve sanki daha çok gömdük kafalarımızı kitaplara ...