27 Eylül 2014 Cumartesi

En sevdiğim yazar 1... Stefan Zweig

Kimdir Stefan Zweig? Ünlü 'Satranç' kitabının yazarı, Avusturyalı, Yahudi asıllı oyun yazarı ve gazeteci. O kadar başarılı bir yazar ki okurken öykülerinin içine giriyorsunuz ve çıkmak, gerçek dünyaya dönmek epey bir süre alıyor. 'Satranç ' ve 'Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu' kitapları ile birlikte tüm öyküleriyle mutlaka okunmalı... Yalnız yazarın hazin sonu beni üzdü , çünkü ünlü yazar, Rio de Janeiro'da, 1942 yılında, Avrupa'daki Hitler egemenliğinin süreceği karamsarlığı içinde karısı ile birlikte intihar etmiş.Stefan Zweig, ölmeden önce yazdığı mektupta intihar nedenini, Hitlerin yarattığı kaosun ve faşist düzenin kalıcı olacağına inanması ve bu inançtan dolayı büyük bir umutsuzluk, karamsarlık hissetmesi olarak belirtmiştir...

25 Eylül 2014 Perşembe

Şeytan Ve Genç Kadın ( Paulo Coelho) Kitap Yorumum

Kitap Adı:Şeytan ve Genç Kadın
Yazarı: Paulo Coelho 
Yayınevi: Can
Sayfa Sayısı :195
Puanım: ★★★

" En iyi tarafımıza ulaşmak için, en kötü tarafımıza da ihtiyaç duyarız."

İnsanoğlu , en başından beri, iyilik ve kötülük gibi iki zıt kutup arasında gidip geliyor. Bu kitap da işte bu konuyu, hikayesinde inceliyordu.

Kitabın dili ise akıcı , hikayesi ise baştan sona kadar sürükleyici ve merak uyandırıcıydı. Tavsiye edebileceğim en iyi kitaplardan biri. İyi ki okudum diyeceksiniz...

" Tanrı kendisine ne yaptıysa şimdi de o, başkalarına onu yapacaktı. Tanrı nasıl kendisine önce verip, sonra uçuruma ittiyse, kendisi de şimdi başkalarına bu oyunu oynayacaktı!"
  
Peki neydi bu oyun? Yabancı'nın başına nasıl bir olay gelmişti de, artık ,insanların içinde iyilik olmadığına inanıyordu...

İşte bir gün o  yabancı , Bescos köyüne gelip, köy halkına ,genç bir kadın aracılığı ile korkunç bir teklifte bulundu. Eğer bu teklifi kabul ederlerse onlara külçe külçe altın vadetti! Bakalım onları ziyarete gelen Yabancı'nın bu dehşet veren teklifine, Bescos köyü 'evet' diyecek mi? İyilik mi, yoksa kötülük mü bu savaşı kazanacak ..

"Her şey bir öz denetim sorunuydu. Ve insanın nasıl bir karar vereceği sorunu... Başka bir şey değil..."
 
Bakalım köylünün kararı ne olacak? Sonuna kadar nefesininizi tutup okuyacaksınız! 






24 Eylül 2014 Çarşamba

Hermann Hesse ( Demian)

Önceden okuduğum bu Demian isimli kitapta, Hermann Hesse yine "kendinden" bir karakterle yola çıkıyor ve soruyor, sorguluyor... Hem aydınlık hem de karanlık bir dünyada yaşıyor. Tanrı sadece güzelliklere mi sahip çıkar? Ya kötülüklükler, insanı yiyip bitiren hesaplar.... İnsan mükemmel mi? Doğası gereği insan, temiz olanı sevdiği gibi, kirli olanları da seviyor! Şeytan da melek de insanın içinde... 

İşte kitapta,  baş karakterimiz olan  Sinclair'in  , çocukluk ve delikanlıklık dönemleri, arayışları anlatılmış. Sinclair, hem sıcak ve güvenilir bir ev ortamında, ailesiyle birlikteki huzurlu yaşamını özlüyor hem de farklı zevkler tadmak ve yeni insanlar tanımak istiyor. 
Manevi anlamda ailesinden ve okulundan öğrendiği tüm bilgilere, inançlara gün geliyor, Demian ile tanışmasıyla , şüphe ile yaklaşmaya başlıyor! Ya diyor, aslında öyle değil de böyleyse...

Kitap gerçekten çok etkileyiciydi. Kendi halinde yaşayan insanların bile, yaşamlarında alışa geldikleri , saygı ve minnet gibi güzel erdemlerle çatışma durumuna girmekten yakalarını kurtaramadıklarını gösteriyordu. 

Çok fazla alıntı yapılacak sözler vardı. 
İşte onlardan bazıları...
"Uyanık insanları bekleyen tek ama tek bir görev vardır. Kendini aramak, kendi içinde bir sağlamlığa kavuşmak, kendine özgü , inandığı bir yolda ilerlemek, yolun nereye çıkacağına aldırmadan..."

" Diyelim bir kimseden bir şey elde etmek istiyorsun. Ansızın büyük bir ısrarla gözlerinin  içine dik gözlerini ve o bundan hiç tedirginlik duymazsa , o zaman vaçgeç bu işten. Kendisinden bir şey elde edemezsin !"

" İnsan birinden korkuyorsa, o kimsenin kendi üzerinde söz sahibi olmasına izin vermiş demektir."

Hermann Hesse hayranları bu kitabı da çok sevecek...


Ölü Ozanlar Derneği ( N.H.Kleinbaum) Kitap Yorumum

Biz kitapseverlerin yaygın kullandığı bir cümle vardır." Kitabı filminden çok daha güzeldi."
Bu kitap için kurulacak cümle ise bence şu olmalı" Filmi kitabından çok daha güzeldi." Çünkü geçenlerde vefat eden Robin Williams'ın başrol oynadığı, bu unutulmaz filmin, sonradan bu elimizdeki kitabı yazılmıştı. Yani film , kitap olmuş anlayacağınız. Sonuç olarak kitabı sevdim ,ama beni fazla tatmin etmedi, çünkü bir kitap okuyormuşum gibi değil, bir film senaryosu okuyormuşum gibi hissettim.

Söz konusu bu filmin yani kitabın konusu ise kısaca şöyle, lisede okuyan bir grup öğrenci, önceden gizlice kurulmuş bir derneğe tekrar can veriyor. Bu dernek ( Ölü Ozanlar Derneği) üyeleri, ormandaki gizli mağaralarında bir araya gelip, şiir alıntılarını paylaşıyor ve kendi şiirlerini yazıyorlar. Tabi ki sözkonusu bu öğrencilerin özel hayatlarından kesitler paylaşılıyordu bu hikayede ki, bir öğrencinin hazin sonu, başrol oyuncumuzun gerçek yaşamındaki hazin sonuna çok benziyordu. 

İşte bu çocuklar, edebiyatı, şiiri hayata ve aşklarına taşıyorlardı. Kitaptaki en güzel alıntıları sizlerlerle de paylaşmak istiyorum:

" Kim ne derse desin sözcükler ve fikirler, dünyayı değiştirecek güce sahiptir. "

"Eğer bir şeyden eminseniz, başka bir şekilde düşünmeye zorlamayın kendinizi, yanlış ya da aptalca olduğunu bilseniz bile."

" Bir şey okurken, yalnızca yazarın ne düşündüğü ile kafa yormayın, biraz da durup, siz ne düşünüyorsunuz ona kafa yorun."

" Şiiri sözcüklerle de sınırlamıyorum. Müzik de şiir olabilir, bir fotoğraf da , bir yemeğin hazırlanışı da- yani içinde ilham olan her şeyde-  Gündelik şeyler de olabilir, ama asla ve asla SIRADAN olmamalıdır!" ( en sevdiğim de bu sözdü)
 

Bir de şu ünlü CarpeDiem sözü, yani anı yaşamak, sevdiklerimizin kıymetini yaşarken bilmek, ama bilinçli yaşamak, geleceği boşvermişcesine değil! Hepsi bu kitapta... 

Ne diyor Gripin grubu şarkılarından birinde: 

Düşün, düşün bir sonraki adımı,
Unuttuk biz anı yaşamayı...

22 Eylül 2014 Pazartesi

Özdemir Asaf ( Dokuza Kadar On)

"Eğer şiir, aza indirgeme sanatı ise, bunun en iyi örneği, Özdemir Asaf şiirleridir. "Dokuza Kadar On " kitabının önsözünde bu söz vardı. Ben kesinlikle bu söze katılıyorum ki, kitapta toplanmış bu güzel şiirleri okudukça, şiire olan bakışım tamamiyle değişti. Ne demiş Özdemir Asaf " Her insanın bir öyküsü vardır ama, her insanın bir şiiri yoktur." Bu kitaptaki şiirler o kadar hayattan o kadar bizdendi ki, okurken " acaba şair burada kime sesleniyor" diye kara kara düşünmeye gerek kalmadı:) çünkü neredeyse her mısrasında şair bizzat size sesleniyordu...

Özdemir Asaf demiş ki " Bütün dünyayı kucaklamak istedim, kollarım yetmedi." Ne de güzel söylemiş

İşte sizleri bu kitapta yer alan , herkesi kucaklayan bazı mısralarla baş başa bırakıyorum...

TELAŞ

Yaşamak değil, 
Bu telaş beni öldürecek...

DEVLET ve BEN

Birde devlete benzetiyorum kendimi,
İşim gücüm bitmiyor.
Bir türlü yerleşemiyorum odamda,
Her istediğim kitabı alamıyorum.
Planlar içinde geçiyor ömrüm,
Başlayıp tamamlayamıyorum...

BİR TÜY

Ölsem, ilkin yazık oldu diyecekler,
Sonra ,durup neden öldü diyecekler.
Dostlar ergeç unutacak bir gün amma, 
Uzun zaman beni arayacak sevmeyenler...

Yaşlı Adam ve Deniz

" İnsan yenilmek için yaratılmadı! ... Ademoğlu mahvolur ama yenilmez. Ben işimi eksiksiz yapayım da kısmet geldiğinde , beni aradığı yerde bulsun..." 

Yaşlı Adam ve Deniz kitabını gerçekten beğendim. Okuduktan sonra ise "MEB,  okunması gereken 100 temel eser içine boşuna almamış bu kitabı" dedim. Kitabın yazarı Ernest Hemingway, 1954 yılında ' roman dalında Nobel Edebiyat ödülü almış.  Yazar, sert, acımasız bir o kadar da dokunaklı bu hikayede, yaşlı bir balıkçının , okyanusda yaşadığı hayatta kalma savaşını çok yalın ve akıcı bir dille sunmuş bizlere. Hikayede yaşlı bir kübalı balıkçı, kendine ve başkalarına hala işini yapabildiğini kanıtlamak için, bir gün denizde çok uzaklara açılıyor ve koca bir kılıçbalığı onun ağına takılıyor! Peki ya sonra, acaba yaşlı balıkçı evine bu koca balıkla dönebilecek mi? Acaba Onu ne maceralar bekliyor... Sonuçta bence, ortaya bir başyapıt çıkmış ki , ben en sevdiklerim arasına aldım bile, özellikle de kitap sonrası ,youtube de orjinal dili ile izlediğim filminden sonra, her sahnesi hafızama kazındı adeta. 

Bu muhteşem hikayede, yenilgiye karşı cesaret; kayba karşı başarı teması işlenmiş. Mutlaka okunması gereken bir kitap! Richard Bach'ın Martı kitabı kadar etkili bir kitap. Vazgeçmeden , umutsuzluğa düşmeden hayata son ana kadar tutunmanın ve kendi gücünün varlığını farketmenin resmi çizilmiş bu kitapta... Denizin ortasındaki o yaşlı adam ve teknesi hafızamda hep yer edicek ve tabi ki de bir de o çocuk, ve onun vicdanlı güzel yüreği...