12 Aralık 2015 Cumartesi

Halil Cibran~Kum ve Köpük

Kum ve Köpük~Halil Cibran
Nasıl şarkı söyleyebilirsin,
Ağzın ekmek doluysa?
Dua etmek için elini nasıl kaldıracaksın
avuçların altın doluysa?"
(sayfa 23)
...

Şu an okuduğum kitaptan, bu sözler beynimi ve ruhumu sarstı!
Gerçekten ne zaman başımız sıkışsa, ciddi bir hastalığa düşsek, ancak o zaman 'Allah' diyoruz,
rahat zamanlarda elimizi ve gönlümüzü açmak aklımıza gelmiyor,
açsak da dilimizdeki sözler kalbimize inmeden yok oluyor semaya ulaşamıyor...
Bayıldım bayıldım kitaba...
Alıntılar:

"Pencerenin kenarına oturup, gelip geçenleri izleyebilirsin. Onları izlerken sağ tarafından gelen bir rahibeyi, sol tarafta ise bir fahişeyi görebilirsin. Ve şöyle diyebilirsin tüm içtenliğinle:
'Biri ne soylu, öbürü ne iğrenç!'
Ama bir an kulak verip, gözlerini kaparsan, boşlukta bir sesin fısıldadığını duyarsın:
'Biri beni DUASINDA, öbürü ACISINDA arıyor. '
sayfa 75
Unutkanlık, bir özgürlük biçimidir.(Sayfa 6)
Çoğu kadın, ödünç alır bir erkeğin kalbini, onun kalbine sahip olan kadın pek azdır.(Sayfa 27)
Konuklar olmasa, evler mezar olurdu.(Sayfa 32)
Başkasının hatalarının farkında olmaktan daha büyük bir hata var mıdır?(Sayfa 45)

Senin bildiklerinle kendimi doldurmak zorunda olsaydım, bilmediğim şeyler için yer kalır mıydı?(sayfa 57)
Utangaç bir başarısızlık, küstah bir başarıdan daha soyludur.(sayfa 59)

Birlikte güldüğün kişiyi unutabilirsin, ama birlikte ağladığın kişiyi ASLA.(Sayfa 77)

Bu alıntılar 80 sayfalık Kum ve Köpük den. Ben sadece kısa olanları seçtim, daha kalbe yön verecek niceleri var...
Ermiş'i daha önce okumuştum iki defa, ara ara da bakarım not bıraktıklarıma.
Halil Cibran evrensel bir ahlak ve güzellik anlayışına sahip sözlerin ustası...
Her sözü anlamak için kafadan çok kalbi iyi çalıştırmak gerekiyor...

10 Aralık 2015 Perşembe

İçimizdeki Şeytan~Sabahattin Ali

"İçimizde şeytan yok... İçimizde acizlik var... Tembellik var... İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey :
hakikatleri görmekten KAÇMAK itiyadı var."
(250. sayfa)

Kitabı az önce bitirdim ve düşündüm bu kitap için nasıl cümleler kurabilirim... Aklımda bir sürü cümle sıraladım. Sonra baktım hiçbir cümle bu kitabı anlatacak güce sahip değil.
Ömer, Macide, Bedri bir de 
İsmet Şerif...
Bu karakterler mutlaka tanınmalı, kapana kısılmışlıkları okunmalı.
Ufuk açacak bir kitap hele son sayfa, ah o son sayfa...
Elinizde ise daha fazla bekletmeyin bu kitabı...
Beğendiğim alıntılar:

"Bir insanı kendisi kadar, kendi düşünceleri, dertleri, korkuları ve noksanları kadar ne meşgul edebilirdi? "
(sayfa 37)

"Ben ikide bir böyle oluyorum, bazen bütün insanları boyunlarına sarılıp öpecek kadar seviyorum, bazen de
hiçbirinin yüzünü görmek istemiyorum. Bu nefret falan değil... İnsanlardan nefret etmeyi düşünmedim bile... Sadece bir yalnızlık ihtiyacı..."
(İçimizdeki Şeytan, Sayfa 88)

"En kuvvetli insanın bile bazen ne kadar zayıf anları, istediğinin tam AKSİNİ yapmaya mecbur olduğu dakikaları bulunduğunu nasıl inkar edersin?"
(İçimizdeki Şeytan, Sayfa 128)

"Kendimiz iyi olamıyoruz ve başkalarının iyiliğini küçük görmek için, onlara
reklamcı,
hayır dua avcısı,
hatta riyakar
diyoruz."
(İçimizdeki Şeytan, 129)



6 Aralık 2015 Pazar

Barış Adlı Çocuk & Sevgi Soysal

"... Özgür olmanın önce bir eve sığmayı becerebilmekle başlayacağını düşündükçe, bu tencere tava kalabalığı deli ediyordu onu!
İnsan bir ömür boyu kaç tava kullanır? Kaç tencere gereklidir bir yaşam için? Bu kapkacağın yarısından fazlası gereksizdi aslında. " (Sayfa70)


Sevgi Soysal o kadar gerçekçi bir kaleme sahip ki, 'işte tam da söylemek istediğim buydu' dedirtiyor insana. Her karakteri canlı, her tasviri çok sağlam. Duygular samimi, vuruşlar kuvvetli.
Kitapta kısa hikayeler vardı. Benim en en sevdiğim , yukarıda alıntı söz yaptığım, Eskici hikayesiydi.

O hikayeyi okuyunca , bütün SAĞLAM olan, yaşam alanımızı daraltan, süpürgenin görev yerlerini çıkmaza sokan tüm eşyaları toplayıp, bir ESKİCİ ye verebilmek isteyeceksiniz tıpkı o hikayede olduğu gibi...