1 Şubat 2018 Perşembe

Vegetaryen, Han Kang

"Ansızın bu dünyada hiç yaşamamış olduğu hissine kapılması onu şaşırtmıştı. Bu doğruydu. Hiç hayatını yaşamamıştı. "


İşte yazarına "2016 Uluslarası Man Booker Ödülü'nü " kazandıran bu kitapta, Yonğhe,  memur kocası ile birlikte sıradan bir yaşam sürerken gördüğü rüyaların ardından vejeteryan olmaya karar veriyor ve evdeki et, balık ve hayvani ürünleri çöp poşetlerine dolduruyor.


Sonrasında gelişen hikayeler ise gerçekten oldukça vurucuydu bana göre...


Han Kang’ın bence sade, akıcı bir anlatımı var. Sıkılmadan kitabın sonuna geldim. Ben biraz yazarın kalemini

Haruki Murakami tarzına benzettim. 


Üç bölümden oluşan bu kitabın sadece ikinci bölümü beni biraz rahatsız etti.

Kitabı çok beğendiğimi söyleyemesem de kitaptaki hikayeden etkilendiğimi söyleyebilirim.




30 Ocak 2018 Salı

Tespih Ağacının Gölgesinde, Harper Lee

"Her insanın adası, her insanın bekçisi kendi vicdanıdır."
(Sayfa 228)



Kitabı okumayanlar dikkat etsin, bundan sonra yazdıklarım ayrıntılı yorum içerir. 

Amerikan edebiyatının başyapıtlarından biri olan, Pulitzer ödüllü Bülbülü Öldürmek’in unutulmaz karakteri "Jean-Louise “ yani Scout' u çoğumuz tanıyoruz ve onun unutulmaz , bize insanlık dersi veren babası Atticus'u...

İşte 20 yıl sonra Scout ,New York’tan çocukluğunun geçtiği kasabaya, eve dönüyor. 
Çocukluğunda eşitlik ve adalet diyen , karşısında birini gördüğünde onda "deri rengi ve ırkı " yerine "insanı" gören babası Atticus, onu hayal kırıklığına uğratıyor ....

Keşke okumasaydım da kafamdaki Atticus karakteri öyle sevdiğim halde kalsaydı dediğim bir kitaptı.
Bir insan hem ırkçı ,hem adalet temsilcisi nasıl olabilir ona aklım yatmamıştı bir şekilde. 
Ne kadar kitabı "tarafsız bir gözle" okumaya çalışsam da Atticus karakterinin değişimini vicdanım kabul edememişti...

Ayrıca kitabın sonu da çok özensiz ve hızlıca bitirilmişti bence.

Şeray Şahiner, Kul


"Mesela ocakta sürekli kaynayan bir çaydanlık demekti aile."
(Sayfa 27)

"Ama iyiydi umut, insanın içinde bir ses oluyordu."
(Sayfa 63)



Yazarın kalemini,bu kitabı ile tanımış oldum.
Beğendiğimi söyleyebilirim.
Yalnız hikayesi beni çok etkilemedi.

Evet yazar, Mercan isimli apartman görevlisi ,kadın karakterinin derin yalnızlığını ve onun mecburiyetten doğan TV ile olan kuvvetli bağını güzel anlatmış, lakin kendini çok tekrar etmiş.
Bir noktadan sonra sıkmaya başlıyor hikaye okuyanı...
Zaman ayırıp bu yalnızlık hikayesini okuyorsunuz ama aradığınız bir şey var her sayfada...
Onu sanki ne yazar bulup yazmış , ne de siz metinlerin içinden bulup çıkarabilmişsiniz.
Sonuç, çok büyük beklentilere girmeden okunabilecek bir kitap.