4 Temmuz 2015 Cumartesi

Bülbülü Öldürmek

" ... ama başka insanların yüzüne bakabilmek için ilk önce KENDİ YÜZÜME bakabilmeliyim . ÇOĞUNLUĞA bağlı olmayan tek şey insanın VİCDANIDIR..." Evet böyle diyordu koca yürekli adam Atticus...
Ama o bile bülbülün öldürülmesine, kendi vicdanının susturulmasına engel olamadı... Kitap aslında 9 yaşındaki bir çocuğun gözünden o malum siyah/beyaz düşmanlığının yaşandığı dönemi anlatıyordu... Kitapta gündelik sıradan olaylar daha çoktu. Kitabın can damarı olan hikaye bile ancak 200. Sayfadan sonra başlıyordu.


İşte kitapta aslında ilginç bir tılsım vardı. Okudukça okuyanı içine çeken, avukat babanın sadece kendi çocuklarına değil, sanki dünyaya babalık yapması vardı. Ondaki o hoşgörü o en kötü görünen insanları bile anlamaya çalışması bana çok üstün bir ahlak anlayışını hatırlattı. Suratına tüküren bir insana bile espri ile yaklaşıp, keşke bugün tütün çiğnemeseymiş diyen bir karakter bir kişilik.

Ne diyordu zaten ? "İnsanların çoğu, nihayet onları GÖRDÜĞÜNDE iyidir Scout."

28 Haziran 2015 Pazar

Gogol, Talas Bulba

"Yerde hareketsiz yatan bir kadın... Başının iki yanından inen örgülü saçları boynuna dökülüyordu. Yanındaki küçük bir çocuk, elleriyle annesinin pörsümüş göğüslerini tutmuş, ancak süt içemediği için öfkeyle ağlıyordu. Bitkinlikten onun da öleceği anlaşılıyordu... "



Evet bu satırları okurken benden nefret ettiniz evet ben de , alıntıyı yaptığım için kendimden nefret ettim , insanlıktan nefret ettim. Bu bir romandı, evet tarihi bir savaş romanıydı. Ama şavaşlar hala devam ediyor. Keşke o lanet olası savaşlar romanlarda hapis olsaydı! Keşke analar, çocuklar ağlamasaydı! Ama şu an dünyada analar ağlıyor, çaresizlikten yurtlarını terk etti, gurbet ellerde ağlıyor! 
Halbuki hiçbir ideoloji bir çocuğun bir ananın tek gözyaşı damlasına değmez!

Gogol burada çok ciddi bir anlatım dili kullanmıştı. O bildiğim Gogol , mizahlı, dokundurmalı Gogol değildi...