12 Haziran 2017 Pazartesi

Kağıt Kız

“Fırtınalı bir gecenin ortasında, sırılsıklam ve çırılçıplak, terasımda belirdi.
- Nerden çıktınız siz?
- Düştüm.
- Nereden düştünüz?
- Kitabınızdan düştüm. Hikâyenizden düştüm yani!”

Şimdi siz bir roman yazarı olsanız. 
Elinizdeki kalem de bir gün artık yazmıyor olsa ve bir sabah evinizde depresyona girmişken , karşınızda birine benzettiğiniz ama tanımadığınız bir kişiyi görseniz....
O sizin daha önce yazdığınız bir romanın karakterlerinden biri olsa, hani şu sorumsuz olan ve hayatını günü gününe herkesle yaşayanlardan.
Ve o karakter size hesap sorsa? "Neden neden ,benim hakkımda bunca şeyi bana sormadan yazdın" dese?

İşte ben gerçekten çok hoş bir kitap okudum... 
konusu böyle de güzel olan ve bol bol kitap kokan...

Yaşamın kendisinin de bizzat bir roman olmasıyla ilgili, sürükleyici ve etkileyici bir macera...




Alıntılar:

Zaman geçecek, her şey yitip gidecek.
Tutkular unutulur, 
size alçak sesle "gecikme ve sakın üşütme"
diyen insancıkların sesi de
unutulur...
  

Gerçekten de en sevdiğimiz insanların çektiği ıstırabı fark etmiyoruz...
(Sayfa 186)

Kitap, yazar ile okur arasındaki bir cömertlik anlaşmasıdır;
ikisi de birbirine güvenir, ikisi de birbirine bağlıdır.
(Sayfa 209)

Okur belki de romanın ana karakteri olarak görülebilir, tıpkı yazar gibi; okur olmadan hiçbir şey yapılamaz.

(Sayfa 205)