30 Aralık 2015 Çarşamba

İyi Geceler Tatlı Prens (Pierre Charras)


Ah kağıda değil de sanki yüreğe basılı hüzünlü 100 sayfa...


Bir baba, hiçliğin doruklarında geziniyor , sanki... bir şey olsa , toplumda saygın bir yeri olsa...
Çalışkan, ailesine sahip çıkan bir baba.
Karısına ilk günkü gibi delicesine aşık bir baba.
Ya evlat, sevilmez mi?
Sever tabii ,deli gibi sever!
Ama söylemez sevdiğini...
Oğlu ile gurur duymak ister!
Onun sahip olmadığı o toplum saygınlığına, oğlu sahip olsun ister!
İster ama ya sevgi?
O sevgi,  neden yürekte saklı neden dillenmiyor!!!
'Seni seviyorum babacım' diyemeyen , ama babasını çok seven bir adam!
'Seni çok seviyorum, seninle gurur duyuyorum ' diyemeyen , ama oğlunu çok seven bir baba!
Ama artık her şey için çok geç belki de...
Sevgiyi dillendirmeyi unutmayın ,çok geç olmadan dedirten...
Son sayfalarda ağladım deli gibi!
Neden belki de bu kitabı okuyup ağlayan tek benimdir?
Belki de bu hikaye HEPİMİZİN hikayesidir, kim bilir belki de..
Perihan K.

Alıntılar :
"Mutsuzluk , insanların tabanlarına yapışır, çıkarmak çok zordur."
Mutluluk kalıcı değildir:
Güzellik gibi,
Gençlik gibi,
Hemen geçip gidiverir."

"Kesilmiş olan bacaklarının ağrısı hiç dinmeyen, bir kötürüm gibi, babamın bendeki acısı hiç dinmiyor."