2 Ağustos 2014 Cumartesi

Kara Cümle ( Cavit Arf)

" Haklısın, ben de kara cümleyi pek sevmezdim. Ama madem ki şiirle ilgileniyorsun, o zaman soyutlama yapmayı seviyorsun demektir. Yani matematiği sayılar üzerindeki dört işlemden ibaret sayamayız. Matematikçi de bu dört işlemi hatasız, çabuk yapan kişi olamaz. Öyle olsaydı matematikçi bir hesap makinesi , bir otomattan başka bir şey olamazdı. "

Okuduğum Kara Cümle isimli kitapta yer alan bu sözler, hani şu 10 liraların arkasında resmi bulunan ,litaratürde  Arf-Hasse Teoremi , Arf Değişmezleri, Arf Kapanışları, Arf Halkaları" isimli çalışmalarıyla bilinen ünlü matematikçi Cahit Arf 'e ait...  

"Herkes ölümsüz olduğunu hissettiği alanda çalışmak ister. Ben de matematikte kendimi ölümsüz hissettim." diyen matematik tutkunu , dünya çapında bir matematikçi olan Cahit Arf'ın biyografik romanı olan bu kitabı, beğenerek okudum. Cahit Hoca'nın tutkusuna, sabrına hayran kaldım... 

" Bu bir marifet değil, diyordu Cavit, ezberleyemeyince mutlaka çözmek istiyorum! İrdeleye irdeleye sonunda buluyorum." 

Cahit Arf, kitaba göre, matematiği bir meslek dalı olarak değil, bir yaşam tarzı olarak görmüştür. Öğrencilerine sürekli: "Matematiği ezberlemeyin, kendiniz yapın ve anlayın."demiştir.


Ayrıca kitapta yer aldığına göre, "Matematik de resim, müzik ve heykel gibi bir sanattır" diyerek matematiğin sanatsal yönünü vurgulamış.

Tutkuyla yaptığın her işte başarılı olursun sözüne örnek bir başarı öyküsü...

Peki kara cümle ne anlama geliyor sizce? Kara cümle, matematikdeki 4 işlem manasında kullanılan bir tabirmiş... 

Elinize geçerse bu kitabı okuyun, pişman olmazsınız derim...








31 Temmuz 2014 Perşembe

Robin Sharma (Ermiş, Sörfçü ve Patron )

"Aklıma Margaret Fishback Powers'ın ünlü 'Ayak  İzleri' hikayesi geldi. O hikayede bir adam rüyasında, kendini Tanrı ile birlikte bir kumsalda yürürken görüyordu. Adam kumlara baktığında iki kişilik ayak izi görüyordu. Biri kendisine , diğeri de Tanrı'ya aitti.  Derken adam, hayatının sahnelerini izlemeye başladı ve hayranlık uyandırıcı bir şeyi fark ediyordu. Belli zamanlarda kumsaldaki ayak izleri sadece bir kişilikti. Bu tek kişilik izler, yalnızca hayat yolculuğunun en zor ve acılı zamanlarında ortaya çıkıyordu. Adam bu gözlemini Tanrı'ya açtı. Yardımına en çok ihtiyacı olduğu zamanlarda neden onu yalnız bıraktığını sordu. Tanrı ise şöyle dedi:" Ben seni o zamanlarda kucağıma alıp taşıyordum..." 

Bu hikayenin yer aldığı Robin Sharma 'ya ait 'Ermiş, Sörfçü ve Patron ' isimli kitabı gerçekten beğenerek okudum. Standart kişisel gelişim kitaplarından farklıydı, roman tarzında yazılmıştı. Örnekleri hayattan, iz bırakan nitelikteydi.
" Hüzünlü zamanlar, bizi geliştiriyor,iyiliğe doğru götürüyor, iyi zamanlarsa bize olanaklarımızın ne kadar zengin olduğunu gösteriyor, takdir etmemiz gereken saadetler sunuyor. Aynı zamanda, çok iyi ya da çok kötü hiçbir şeyin fazla uzun süreli olmadığını da keşfettim."

"Karşılaştığın birisine gerçek bir gülümseme sunmak, o kişiye verebileceğin en güzel armağandır. Bir tanıdığına bir çiçek ve güzel sözler yazılı bir sevgi notu verebilirsin. Yeni pişirdiğin bir keki, komşunla paylaşabilirsin. Birini ise açık yürekle ve  tüm dikkatinle dinlemeği de önemli bir armağan olarak sayabilirsin..."
 

Bazı kitaplar, okuyanın hayata olan bakış açısını değiştirme gücüne sahiptir. Bu kitapta onlardan biriydi bence...