30 Ağustos 2016 Salı

Aslı Tohumcu, Taş Uykusu

"... terör denilen şey tam budur işte; bir toplumu dehşete ve paniğe düşürmektir."

(Alıntı)
...

Her gün hepimiz toplu taşım araçlarını kullanırız. O araçlarda eğer elimizde bir kitap , okuma halinde değilsek, farkında olmadan , kendimizi otobüse binmiş olanları tepeden aşağı izler buluruz. Ne giymiş, ne takmış, saçını nasıl yapmış,elinde ne taşıyor...acaba mesleği nedir?
Ya da kafasının içinden neler geçiyor?
İşte Aslı Tohumcu da neredeyse bir otobüs insanın ( elli kadar) tek tek aklından geçenleri bize , kendi düşünceli ile sunmuş ama ne sunuş!

Okurken, anlatılanlar içindeki şiddet karşısında irkildim ve kullanılan dilde de tiksinti duydum. Tamam anlatılanlar, şiddeti onaylamıyor. Ama şiddetin insanların kafalarının içinde hep gezindiğini,  yaşamının en doğal seyrinde yer aldığını anlatıp, okuyanı dehşete düşürebiliyor.

Kitabın çıkış noktasını sevdim ama metinlerde anlatılanlar beni biraz rahatsız etti. Zaten yazarın amacı da tam da bu, rahatsız etmek , şöyle bir dürtmek ve birilerini o derin taş uykusundan uyandırmak...

Alıntı: "Ara sıra karşımızdakini yok etme arzusu duymamız tamamıyla normaldir. Ama bunu eyleme dökmemiz başka faktörlere bağlıdır; sosyal ve ekonomik şartlara."








Martin Eden, Jack London

"Ne yapacağını bilmiyordu ve herhangi bir şey yapmak için acelesi yoktu. Bu arada yaşamını sürdürmeliydi." < alıntı >
...

Bu kitap için ne yazsam değersiz kalır.
Halkın içinden çıkmış, halk kütüphanesine dalmış, binlerce kitap karşısında önce afallamış, sonra yolunu bulup onlarla ustalaşmış Martin Eden 'i hala tanımadıysanız gerçekten çok şey kaçırıyorsunuz demektir.
Bilginin uçsuz bucaksız ülkesinde gezinen ama sonra...
Neyse okuyun lütfen daha fazla bekletmeyin bu kitabı elinizde.
Çok beğendim hem de çok...
Knut H.'nın Açlık kitabını okurken o hissettiğim derin , benzer duyguları bu kitapta da hissettim. Yoktan yazar  olma tutkusunu anlatan en iyi iki kitap bu ikisi bence...