23 Nisan 2015 Perşembe

Didem Madak ,Ahlar Ağacı


"Bir ilaç içsem bari diye düşündüm, 
Biraz kolonya sürünsem, 
Ferahlasam, pencereyi açsam. 
Şöyle bir şey yazdım sonra: 
Yağmur, çamurlu bir elbise dikiyor şehre 
Sıkılıyoruz hepimiz bu çamurlu giysinin içinde. 
Berbattı, 
Bir şiire böyle başlanmazdı. 

İç ses diye söylendim, 
Ardından Yıldırım Gürses... 
Aptal aptal güldüm bir de buna. 
Ayşecik vazoyu kırıyor 
Ve ‘tamir et bakalım’ diyordu babasına. 
Yapıştırsam da parçalarını hayatımın 
Su sızdırıyordu çatlaklarından. 
Karnabahar kızartmıyordu asla 
Başrolde kadınlar. 


Güçlü bir el silkeledi beni sonra 
Sanırım Tanrı’nın eliydi. 
Sayamadım kaç ah döküldü dallarımdan. 
Binlerce yeşil gözü olan bir zeytin ağacı gibi, 
Çok şey görmüşüm gibi, 
Ve çok şey geçmiş gibi başımdan, 
Ah...dedim sonra 
Ah! "



"Ama yazgısını yaldızlı çokomel kağıtları gibi, 
Tırnaklarıyla düzeltemiyor insan. 
Yıllarca biriktirdim 
rengarenk çokomel kağıtlarını kitap aralarında. 
Aşık olduğumda, 
Çikolata kokardı kırmızı yazgım. 
hayatıma hayat diyemem artık. 
sarı yazgım her sonbahar onu 
biraz daha fazla, ömür yaptı. 
Maviye de, yeşile de dili dönmez ömrümün artık. 

Kara yazgımı şimdi kim bilir 
Hangi kitabın arasında saklıyorsun tanrım? 
Ah.. dedim sonra 
Ah! "

Sanki Didem Madak içini, yalnızlıklarını, sitemlerini beyaz kağıda dökmüş. Samimi itiraf ve sözlerle hayatını , hayatımızı anlatmış. Bu güzel kalem için söylecek çok sözüm yok, zira o söylemiş bizim söyleyemediklerimizi... 


"Güzin Ablası kitaplar olan bir kızdım, 
İçim sıkılmasa o kadar 
Tek bir satır bile okumazdım. 
Taş bebeğim ters çevrilince ağlardı 
Bir derdi var derdim. 
Derdimi demeyi ben taşbebeğimden öğrendim. 
Ninni derdim, ninni bebeğim! 
Cam gözlerini kapardı, naylon kirpiklerini. 
Plastik gözkapaklarının ardında, 
Bilirdim rüyaları yoktu bebeğimin, 
Gözyaşları da. 
Ağladıkça tükürüğümden sürerdim gözaltlarına. 
Bu kadar kolay harcamazdım rüyalarımı, 
Kırmızı çantamda bayram harçlıklarım olmasa."
 



19 Nisan 2015 Pazar

Harika Çocuk, Hermann Hesse

"Aşırı zorlanmış olan bu küçük at, şimdi yolun kıyısına uzanmıştı ve kendisi dahil hiç kimseye artık bir yararı da yoktu..." ( Harika Çocuk sayfa108)



Nasıl bir hikaye çıkarmışsın Hesse, yoksa yine kendini mi yazmışsın! Okuduğum kitaplarında hep yaralı karakterin adı H. ile başlıyor. Sanırım hepsinde de kendinden bir şeyler var... Kitaptan çok etkilendim. Hatta son üç sayfasını gözyaşıyla okudum... Evet abartmıyorum parlak zekalı bu harika çocuk, başarılı iken herkes tarafından seviliyordu, sonrasında ise sıkıntılı günler geldi, başarı giderek azaldı, bütün sevgiler yok oldu! 


Halbuki babası o sırf ders çalışsın, okul giriş sınavlarında başarılı olsun diye onu balık tutmaktan, kırlarda koşup oynamaktan alıkoymuştu.

 Hans, çocukluğunu yaşayamadı, yarış atları gibi koşturuldu... Sonra sonrası iyi olmadı... Çünkü o nun da bir çocuk olduğu unutuldu, ruhsal ihtiyaçları yok sayıldı... 

Olur da bir arkadaş kitaplığında ya da bir halk kütüphanesinde karşısınıza çıkarsa bu ince kitap, Harika Çocuk a bir selam verin sonra da fırsatınız varsa onunla mutlaka tanışın.