6 Aralık 2014 Cumartesi

Bilinmeyen Adanın Öyküsü ( Jose Saramago)

"Bir adam kralın kapısını çalmış ve ona demiş ki, bana bir tekne ver” diye  başlayan bu kısacık hikayeyi bir solukta bitirdim. Sonrasında ise bu 55 sayfalık kitabın kapağını kapattım ve düşündüm. Benim içimdeki bilinmeyen ada nerede? Ben kimimle yola çıktım o adayı bulmak için... Peki o adayı buldum mu? İnsanın hala içindeki bilinmeyen adasını araması da güzel aslında... Belki bulanlar arayanlardır ne dersiniz? Ne diyor yazar bu kitapta " Kendinden dışarı çıkıp, kendine bakmadıkça, kim olduğunu asla bilemezsin." 

Masalsı ve kısa bir anlatım ama satır aralarında bir gizli dünya,  bir bilinmeyen ada saklı... Tabi bulabilene... Yoksa siz hala bir tekne bulup, içinizdeki denizde bir bilinmeyen ada , çevrenizdekilerin bile bilmediği , hatta sizin de bilmediğiniz bir ada bulmaya çıkmadınız mı? O halde tekneyi boşverin, alın bu kitabı ve o yolculuğa çıkın ... Ne demiş yazar"... mühim olan varış değil gidiştir..."



3 Aralık 2014 Çarşamba

Christy Brown

Sevgili Christy , 

Bir Aralık günüydü, annen yanında çömelip oturmuş, pes etmemen için seni teşvik ediyordu. Sen bir parça sarı tebeşirle, " A " harfini çizmeye çalışıyordun. Sonra ayağın titredi, tebeşir kırıldı. Çünkü sen sadece sol ayağını kullanabilen bir engelli olarak dünyaya gelmiştin. Aslında engel senin beynininde değildi. Annen bunu biliyordu! 'Tekrar dene Chris tekrar' diye fısıldamıştı sana. Tekrar denedin ve yazdın! Anne'nin ilk harfi A harfini yazdın. Sonra annenin yüzünde başarının zaferi ve sevincin gözyaşlarını gördün! Kimse sana inanmadı ama Annen sana inandı! Ve sen sadece sol ayağını kullanarak bu kitabı yazdın sevgili Christy ve hikayen tamamen gerçekti.



Ben kendi adıma, kendi çocuğum için çocuk hep ağlıyor, çok mızmız, iştahsız, az uyuyor diye yakınıp, bazen isyan edercesine şikayet ederken, siz özel çocukların sahibi güzel , fedakar annelerden utanıyorum... 




2 Aralık 2014 Salı

Şibumi

Şibumi önceden merakla okuduğum kitaplardan biriydi.

İlk bölümlerde bu adamlar kim, Munih Beşlisi, Kara Eylülcüler kimler, kimin peşindeler anlamaya çalışırken açıkcası biraz sıkılmıştım, ama sonra kitap bir açıldı bir aktı, elimden bırakamamıştım. Hele o son bölümdeki eşsiz hayatta kalma mücadelesini soluksuz okumuştum.



Kitaptaki Nicholai karakterini, #Santaç kitabındaki Dr. B'ye çok benzetmiştim. İkisinin de ortak yönleri çoktu, her ikisinin de başına gelenler çok benzerdi , her ikisi de karizmatik karakterlerdi, her iki kitabı da okuyanlar bilir. 

Çünkü ikisi de bir soyutlama cezası almış ve her ikisi de hayata tutunmak için bir zeka oyununa asılmış. Doktor B. santraç'a. Nicholai de go isimli oyuna...

Ayrıca kitapta dipnotta belirtildiğine göre; Trevanian’ın diğer bazı kitaplarında detaylı şekilde anlatılan tehlikeli bir dağa tırmanma yöntemi, tecrübeli bir dağcı tarafından denenmiş ve dağcı hayatını yitirmiş. Yine Trevanian’ın bir başka kitabında anlatılan müzeden tablo çalma yöntemi, kitap İtalyanca’ya çevrildikten sonra Milano Müzesi’nden üç tablonun çalınmasında kullanılmış. Bu nedenle Şibumi’de Hel’in kendini savunma yöntemi olan Çıplak Elle Öldürme yöntemleri, detaya inilmeden yazılmış.

Peki neydi Şibumi? Şibumi kitaba göre bilgiden çok anlayış demek. İfade dolu bir sessizlik demek. Kendini kanıtlama gereği duymayan bir alçakgönüllük demek.


En sevdiğim alıntı bölümler ise: 

"Ben çok seyahat ettim, dünyayı avucumun içinde çevirdim ve bir şeyi iyice anladım. İnsanı en mutlu eden şey, ihtiyaçlarıyla varlıkları arasında bir denge bulunmasıdır. Bütün sorun, bu dengenin nasıl sağlanacağı. İnsan bunu belki varlıklarını yükseltip ihtiyaçlarının düzeyine çıkararak yapabilir. Ama bu budalalık olur. Bunu yapmak, arada bir sürü doğa dışı şeyler yapmayı gerektirir. Pazarlık etmek gibi, çalışmak gibi, çabalamak gibi. Öyleyse? Öyleyse akıllı bir adam dengeyi, ihtiyaçlarını azaltarak, yani onları varlıklarının düzeyine indirerek sağlar. Bunu yapmanın da en iyi yolu, bedava olan şeylerin değerini bilmektir. Dağların, kahkahanın, şiirin, bir dostun verdiği şarabın, yaşlı ve şişman kadınların, Bakın bana! Ben elimdekilerle mutlu olmayı çok iyi bilen biriyim. Bütün mesele elimdekileri yeteri kadar çoğaltmak."

İnsan şibumi’yi elde etmez. Ancak onu…keşfeder. Bunu yapabilen pek az sayıda üstün nitelikli insan vardır.”