28 Nisan 2017 Cuma

Lütfen Anneme İyi Bak , Kyung-Sook Shin

''Kusura bakma ama, insanlar bizi bu halde görseler ne derler?'' diye sorardı. '''Birlikte yaşıyoruz, ama birimiz önde, diğeri geride. Bize bakıp, bu iki insan birbirinden öylesine nefret ediyor olmalı ki yan yana dahi yürümüyorlar, derler. Başkalarına bu izlenimi vermek hoş bir şey değil. Elini falan tutacak değilim ya! Biraz yavaş yürüyüver. Ya çok geride kalır da sana yetişemezsem?''

dedi ve gerçekten de bir gün çok geride kaldı, kocasına yetişemedi ve kadın kocaman şehirde bir metro istasyonunda kayboldu!

O kadın bir anneydi. Çok çocuklu bir fedakar anne. Çocukları küçükken hep ona sözler verdi.
"Anneciğim seni saraylarda yaşatacağım !" dedi!!!
Ama dimdik anne , zamanında her işe koşan anne, yaşlanınca, unutmaya başlayınca yaşamayı kimselerin yanına sığamaz oldu!
Çünkü verilen sözler unutulmuş, herkes kendi işine, gücüne, ailesine dalmıştı!

Peki pişmanlıklar neyi geri getirebilirdi?
Koca şehirde kaybolan bir anneyi ...
Ya da unutulan anne sevgisini...
Peki, koca " sıfatı ile gezen bir adam da bir gün yaptıklarından ve yapmadıklarından pişmanlık duyar mıydı?

Çevirisine, hikayesine ve anlatımına hayran kaldığım bu kitabı mümkün olsa da onlarca satın alıp, yolda gördüğüm insanların ellerine tutuşturabilsem...
Markette beş liraya aldığım bu kitap, benim kalbimi beş bin parçaya böldü bıraktı. Hadi topla toplayabilirsen...
Yok yok toplarsın , toplarsın bir de üzerine okuduklarının unutursun, çünkü sen, ben nankör insanoğlu olarak her şeyi , her güzel şeyi unuturuz!!!




Alıntılar:

"Anneciğim seni sonra ararım" der aramazdın. Bir köşeye oturup annenin her söylediğini dinleyecek vaktin yoktu!!!"

"Mutfak işinin sonu yok.
Mutfak işinin ne başı, ne de sonu var.
Kahvaltı, sonra sıra öğle yemeği, sonra da akşam yemeği.
Mutfak hapishaneye dönüştüğünde, arka bahçeye çıkıp, en biçimsiz çömlek kapağını alır, var gücümle duvara fırlatırdım!
Kapağın kırılırken çıkardığı ses bana ilaç gibi gelirdi.
Özgür olduğumu hissederdim."

"Anneni MUTFAKTAN ayrı düşünmemiştin hiç. Annen MUTFAKTI, MUTFAK annen.
Bir kez olsun, annen 'mutfakta sürekli bir şeyler yapmak zorunda olmaktan' hoşlandı mı diye düşünmemiştin."



''Hani pazardaki şu sevdiğin kasap var ya'' demişti. ''Bugün yanından geçiyordum, karısı bana seslendi. Ben de içeri girdim. Kadın deniz yosunu çorbasını benimle paylaşmak istedi. Ben de ''Hayırdır?'' dedim. Kadın yaş günü olduğunu ve kocasının o sabah ona çorba yaptığını söyledi.'' Karının anlattığını dinlemekle yetinmiştin. ''ASLINDA PEK DE LEZZETLİ DEĞİLDİ'' demişti. '' Ama hayatımda ilk kez kasabın karısını kıskandığımı hissettim.''



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder