Doğu Yolculuğu kitabı, H.H.'nin bir çeşit cemiyet üyeliğine kabul edilip, bir ant içmesi ile çıktığı doğu yolculuğunu anlatması gibi görünse de, aslında kitap, H.H.'nin iç dünyasındaki şüphelerini, gel-gitlerini anlatan bir tür itirafnameydi bence!
H.H. kitapta bu Doğu Yolculuğunu şu cümlelerle anlatıyor." Bizim doğumuz , salt bir ülke ya da coğrafi bir şey değil, ruhun yurdu ve gençliğiydi, hem her yerdi hem de hiç bir yer, tüm zamanların yekvücut olmasıydı..."
İşte bu yolculuk esnasında, kendisine çok güvendiği, hayran kaldığı, sohbetlerinde can bulduğu , cemiyet üyelerinden biri, Leo, ansızın , esrarengiz biçimde kayıp oluyor! Bu olay onu derinden etkiliyor ve bütün heyecanını ve Cemiyete bağlılığını zedeliyor! Sonrasında ise kendi itirafları , sonucunda esrarengiz olaylar ve mahkeme! Peki sonuç ne! Okuyunca anlayacaksınız!
Ben kitabı okurken çok not aldım! İşte onları da burda paylaşıyorum: "Belki de insanın yaşantı açlığından sonraki en büyük açlığı unutma açlığıdır."
"Kimi zaman insan eskiden sevdiği bir şeyden artık zevk alamaz oluyor. Bir müzisyen kemanını satabiliyor ya da duvara fırlatabiliyor! Gün geliyor bir ressam, yaptığı bütün resimleri yakabiliyor! "
" Sizi tanıyıp tanımadığımı soruyorsunuz? İnsanın bir başkasını, hatta sırf kendini bile tanıması mümkün mü? Ve biliyorsunuz ki ben insanlardan hiç anlamam. Beni ilgilendirmezler. Köpekleri, evet, onları gayet iyi tanırım, kuşları , kedileri de öyle!"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder