28 Şubat 2015 Cumartesi

Emile Zola( Meyhane/ Nana )

Boşuna dememişler “alkol bütün kötülüklerin” anasıdır diye…


 Meyhane kitabını okurken, alkolün sebep olduğu aile facialarına, açlığa, sefalete, yok oluşa şahit oldum:( özellikle açlığın, sefaletin , dedikodunun anlatıldığı yerlerde Zola'nın kalemine hayran kaldım. Kitabın önsözünden okuduğuma göre yazar da yaşamının bir bölümde ciddi açlık çekmiş! Öyle ki penceresine konan kuşları yakalayıp, yemek zorunda kalmış. Meyhanede "Jervez" isimli bir kadıncağız vardı, aslında melek gibi bir kalbi vardı, kimseyi kırmak istemezdi ; ama etrafındaki herkes o meleğin  kanatlarının çok kötü kırmıştı!  



Sonra o çalışkan, iyi yürekli , acıların kadınının bir kızı vardı ... Adı neydi tahmin edin? Evet adı Nana idi. Nana kitabını da okudum ardından... Çok kötü hayat şartları içinde yaşamak zorunda kalan o kızın sefil hayatına da şahit oldum.

 Baktım Zola'nın kalemi çok acımasız,  karakterlerine her türlü acıyı yaşatmaktan zevk alıyor... Sonra da düşündüm ki , O aslında hayatın gerçeğini olduğu gibi yansıtıyor! Süslemeye ihtiyaç duymuyor, olduğu gibi sunuyor ve işte tam da bu sebepten kitapları su gibi akıyor...

1 yorum:

  1. Merhabalar,

    Emile Zola’nın ‘’Nana’’ adlı romanını, tatilde okuyup bitirmiştim. Bu kitabı okuduktan sonra; kadın-erkek ilişkileri ve evlilik hakkındaki görüşlerim eskiye oranla daha da değişti. İlişkilerde yaşanan problemlerin, o zamanlardan günümüze, artarak devam etmesi de gerçekten şaşkınlık verici. Romanı, toplumsal cinsiyet kalıpları açısından da değerlendirdiğimizde de, o zamanlarda da erkeklerin bazı davranışları çok normal karşılanırken, aynı davranışı kadınlar yaptığında ötekileştirilmeye maruz kaldıklarını görüyoruz. İzninizle, ben de sizinle ‘’Nana’’ romanı hakkındaki yorumlarımı paylaşmak isterim: https://www.ebrubektasoglu.com/yazi/kitap-yorumu-emile-zola-nana/

    Keyifli okumalar dilerim,
    Saygılarımla…

    YanıtlaSil