26 Temmuz 2014 Cumartesi

Efrasiyab'ın Hikayeleri ( İhsan Oktay Anar)

Bazen, kitapçı raflarında gezerken, bir kitabın önce albenili kapağına sonra yazarına bir bakar, sonrasında ise arka kapak yazısına göz atarız! Daha sonra da kitabın bir kaç sayfasını şöylece bir göz ucuyla tarayıp, kitabı alıp almayacağımıza karar veririz.

İşte bu resimdeki kitabı da bir kitapçı rafında görsem, kapağına ve arka kapağındaki yazısına bakıp, bir de içini tarayıp," ay sanki sıkıcı bir kitaba benziyor"diyebilirdim... Çünkü ne yazarı tanıyordum ne de daha önce herhangi bir kitabını okumamıştım! Gel gör ki , birinden ödünç aldığım , bu kitabı okuduktan sonra ;  eşsiz bir anlatım diline sahip, zengin mi zengin kelimeleriyle , okuyucuya  gizemli bir dünya sunan bu yazarı " İhsan Oktay Anar'ı" şimdiye kadar okumadığım için kendimi epeyce bir azarladım doğrusu...

Kitabın konusuna gelince ; 

"Seninle , verdiği zevk dışında hiçbir amacı, kuralı ve şartı olmayan bir oyun oynayacağız, bir konu seçip , birbirimize hikayeler anlatacağız. Her hikayen için , senin bir saat yaşamana izin vereceğim." diyor "ölüm" meleği . İşte kitap boyu belirlenen konularda ,sırayla bir Cezzar Dede hikaye anlatıyor, bir de Ölüm anlatıyor. Konular ise, sırasıyla; korku, din, aşk ve cennet... Hepsi çok iyi ve etkileyiciydi, en sevdiğim en baştaki "Güneşli Günler" isimli korku hikayesi bir de en sondaki "Gökten Gelen Çocuk" isimli olandı... Bu anlatımına, edebi altyapısına hayran kaldığım yazarın, ileride elime geçecek tüm kitaplarını okumak isterim...

Kitapta çok güzel sözler ve hayata dair "düşündürücü" çıkarımlar vardı. İşte onlardan biri: "Kavuşunca meşk, kavuşamayınca aşk olduğunu söylerler. Sevgisini kalbinde taşıdığı sürece, herkes ona kavuşmuş demektir bana göre. Bu nedenle sevmenin meşketmek olduğunu düşünüyorum. Dünyaya bakınca, gülümsememek elde değil. Ben de bakarken, hem dünyayı hem de onun içindekilerini seviyor ve gülümsüyorum. İşte dünya hakkındaki bir hikayeyi de , aşkla değil meşkle anlatıyorum." 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder